Projenin Amacı ve Önemi: TürkiyeAlp-HimalayaDeprem Kuşağı üzerinde bulunan, jeolojik, tarihsel ve güncel depremleriyle, çok yüksek deprem tehlikesi altında olduğu bilinen bir ülkedir.Dünyaca ünlü, aktif ve büyük deprem yaratan; Kuzey Anadolu Fay Sistemi, Doğu Anadolu Fay Sistemi ve Ege Graben Sistemini oluşturan faylarla bunların dışında pek çok faya bağlı olarak büyük depremler oluşmakta ve ciddi can ve mal kayıpları ortaya çıkmaktadır. Kısaca Türkiye yüksek deprem tehlikesi, ülkede bulunan yapılar ve bu yapılar içinde yaşayanlar da yüksek deprem riski altındadır.
Ankara, konumu nedeniyle kuzeyden Kuzey Anadolu Fay Sistemi, güney doğudan Keskin fayı, güneyden Tuz Gölü fayı, doğusundan Ezinepazarı fayı ve güney batıdan Eskişehir Fay zonu tarafından çevrelenmiş durumdadır. Belirtilen faylar, aktif olup yıkıcı, büyük depremler üretme potansiyeline sahiptir. Ankara adı geçen bu faylara 80-100 km uzaklıktadır. Nitekim Ankara 1944 yılında Kuzey Anadolu Fay Sistemi üzerinde oluşmuş ve 7.2 büyüklüğünde olan Bolu-Gerede depreminden, 1938 yılında Keskin Fayı üzerinde oluşmuş ve 6.6 büyüklüğünde olan Kırşehir-Keskin depreminden ve yine 1668 yılında Kuzey Anadolu Fay Sistemi üzerinde oluşmuş olan depremlerden önemli ölçüde etkilenmiştir (Özmen, 2000). Yakın zamanda ise yukarıda sayılan depremlere göre daha küçük boyuttta olan ve hasara neden olmuş Orta (Çankırı) ve Bala depremlerinden de etkilenmiştir. Koçyiğit (2000)’e göre Orta Anadolu, Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nda (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı) ve önceki bazı araştırmacıların (Şengör, 1980) açıklamış olduğu gibi, sismik etkinliği çok az olan bir bölge değildir ve 1000-2000 yıl (belki daha uzun aralıklı) büyük depremler, 100-300 yıl aralıklarla oluşan orta büyüklükte depremler ve daha sık aralıklarla (10-30) oluşan küçük depremler ve bu depremlere kaynaklık eden iki ayrı neotektonik rejim ve bu rejimlerle ilgili yapılarla (fay ve fay zonlarıyla) karakterize edilmektedir. Pampal (2000) Ankara ve çevresinin tarihsel ve güncel deprem aktivitesi incelendiğinde bölgenin yüksek deprem tehlikesi altında olduğunu ve kent merkezinin jeolojik özellikleri bakımından da deprem hasarlarını arttırıcı özelliklere sahip olduğunu vurgulamaktadır. Ergünay (1978)’e göre Ankara 50 km lik alan içerisinde oluşacak küçük depremlerin (M ≤ 5.0) ve 70-100 km lik uzaklıklar arasında oluşacak büyük depremlerin (M ≥ 7.0) etkisi kalan bir kenttir. Kasapoğlu (2000)’e göre ise kenti etkileyebilecek deprem kaynak zonlarında meydana gelebilecek büyük bir depremde, 1938 ve 1944 yıllarında oluşan depremlerin neden olduğu hasarlardan çok daha farklı hasarlar olabileceği ve kentin deprem riskini 1938 ve 1944 yıllarındaki düzeyde tutabilmek için, yapılacak yeni yapılarda depreme karşı özel önlemler alınması gereğinin açıkça ortaya çıktığını vurgulamıştır. Bütün bu çalışmalar Ankara’nın deprem açısından tehlikeli ve riskli bir bölgede olduğunu, geçmişte olduğu gibi gelecekte de yakın civarında oluşabilecek depremlerden önemli ölçüde etkilenebileceğini göstermektedir. Ayrıca Ankara yerleşim alanı jeolojik özellikleri bakımından da deprem hasarlarını arttırıcı özelliklere sahip olmasından dolayı da ayrı bir öneme sahiptir.
Bütün bu nedenlerden dolayı Ankara ve yakın civarının depremselliğinin detaylı bir şekilde incelenmesi gerekir. Projemizin amacı; Ankara kenti ve yakın civarına, deprem nedeniyle oluşacak zayıf ve kuvvetli yer hareketlerini ölçmek için sismik istasyonlar kurmak, deprem sırasında oluşan yer ivmesini ölçmek, her tür yapıya depremle gelen ve hasar yapabilen kuvvetleri belirleyerek buradan elde edilen verilerle depreme dayanıklı yapı yapma tekniklerinin geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Ayrıca projemizin bir diğer amacı da; depremin yeri, büyüklüğü, derinliği gibi deprem parametrelerini belirleyerek Ankara ve yakın civarının depremselliğini detaylı bir şekilde incelemektir. Bu çalışma ile Ankara ve yakın civarında yer alan fayların karakteristik özelliklerini (tür, uzunluk, derinlik, tekrarlanma süresi, geçmişte yarattığı ve ileride yaratabileceği en büyük deprem büyüklüğü) ve diri fayların deprem oluşturma potansiyellerini belirleme çalışması yapan bilim adamlarına ek bilgi sunulacaktır.
Böylece bu proje ile elde edilecek verilerin ışığında; Ankara ili ve yakın çevresindeki diri fayların karakteristik özellikleri ve depremsellikleri, deprem üreten ve/veya üretme potansiyeline sahip olan kaynak zonlar ve diri fayların belirlenmesi, deprem olma olasılıkları ve tehlike-risk hesapları, deprem nedeniyle yapıya gelebilecek yer ivmeleri ölçülerek depreme dayanıklı yapı yapma tekniklerinin geliştirilmesi, zemin büyütme özelliği olan yerlerin belirlenebilmesi, mikrobölgeleme çalışmaları ve zemin etütleri gibi çalışmaları yapan ve/veya yapacak olan bilim camiasına, belediyelere, kamu kurum ve kuruluşlarına proje sonucunda elde edilecek ürünleri sunarak çalışmalarını çok daha sağlıklı verilerin ışığında yapabilmeleri ve deprem zararlarının azaltılması çalışmalarında önemli bir yere sahip olan deprem tehlikesi ve risk belirleme çalışmalarının çok daha detaylı veriler kullanılarak sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi sağlanmış olacaktır.
ZAYIF ve KUVVETLİ YER HAREKETİ İSTASYONLARI DAĞILIM HARİTASI
Görüş, istek ve değerlendirmelerinizi bize iletin.